Sevgiyle üzerime gelen her gölgeye kalp kaslarım direniyor… Sayfası kıvrılıp yarım bırakılmış hem bitsin istenmeyen hem sonu merak edilen romanlar gibi bir ruh hali benimkisi… Hani bir başucu kitabı değil ama faili meçhul bir ölüm meselesi… Bu saatten sonra hangi hamalın hasır küfesiyle kim taşır bedenimi Artık sevdiğim şeylerin bir silüeti yok aklımda “sen hariç!”…
Bilemem…
Derin bir arzu ne kadar muhafazakar olabilir bilemem… ya da hayatın mahreminin kopçası tek elle açılır mıydı bilemem… Aramızdaki buğulu çıplaklık kaç dubleden sonra netleşir acaba bilemem… en kuvvetli çekim yasası tedirginlikle edilen cümleler mi bilemem… Aslında izafiyet teorisi konuşacaktık da biz zafiyetlerimizi mi sunduk birbirimize bilemem… madem kırmızıyı seviyordun da ojelerin niye pasteldi acaba…
Fena halde aklım sende…
Bir günbatımıydı kuşlar göçüyordu güneye… Ve ben bir o kadar kuzeyde fena halde terkedildimiş bir ruh haliyle tanımadığım bir kadını geride bırakmanın burukluğu içimde Kafamda çeşit çeşit sorular Cevaplar hep ahlaksız, cüretkar, haddini aşan… Nedeni bilinmeyen bir macera arayışı benimkisi Daha öyle çok da konuşmamıştık hani ya da filmi biletinden ucuz bir sinemada sevişmemiştik henüz…
Zamanınız kimsenin oyuncağı değil…
Çağımızda zamanı ve teknolojiyi doğru kullanmak sizi bir adım önde tutar. Bu iki unsur birbirini destekleyerek uzun zamandır paralel olarak ilerlemekte. Bireysel teknoloji kullanımı arttığından beri (90’lar) bütün kurumlar, kuruluşlarlar hem kolaylık hem de zamanı efektif kullanmak adına bizleri teknoloji kullanımına teşvik ediyor, etmeye çalışıyor en azından… Bunun toplumsal ekonomiye de, gelişime de son derece…
İnsan bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor
Başarılarınız eğer başkalarının hayatlarına dokunmuyorsa, başarılarınız başkalarına role model olmuyorsa, başarılarınız başkalarını güçlendirmiyorsa o bir kişisel başarıdır. Kişisel başarınında toplumsal gelişmeye hiçbir katkısı yoktur. O sadece sizin başarınızdır. Hava atar durursunuz. Hepsi o… Sadece kendi branşınızdaki başarıları, yaptıklarınızı takip ederek geleceği planlayamazsınız. Geleceği planlamak için; bedelini başkalarının ödediği hatalardan, başarılardan ders almalısınız. İnsan bütün hataları…
En çok neden korkarsınız?
En çok neden korkarsınız? Hiç kendinize sordunuz mu bu soruyu? Ben hemen itiraf edeyim… Ben en çok kendimden korkarım… Kendi yapabileceklerimden… Heykeltraş Bobbie Carlyle tarafından yapılan “Self Made Man” bir ham taşı, kaya parçasını yontarak kendi bedensel ve ruhsal gelişimini buna bağlı olarak bizim haricimizde yer alan tüm canlılara karşı olan sorumluluklarımızı remzediyor. Bu noktada…
Bu sabah kiminle uyandın? “Çalar Saat” programında İsmail Küçükkaya tarafından tanıtıldı.
Bu sabah kiminle uyandın? “Çalar Saat” programında İsmail Küçükkaya tarafından tanıtıldı.
Bir kadının şah damarı umududur.. Umudu kesildiği an senden vazgeçer…
Bir kadın seni seviyorsa sana aittir. Mutlaka bir fotoğrafın vardır odasının bir yerinde.. Onu kaldırtma! Bir kadın seni seviyorsa uyumadan önce dua ediyordur, senin adınla başlayan dualar.. Ve biten senin adınla.. Onu susturma! Bir kadın seni seviyorsa sana zarar veremez. Yalnız genç adam, kadınlar vazgeçtikleri adamlara acımayı da beceremez bu da kalsın aklında.. Bir kadın…
Behzat Ç. – Savcı Esra – Dünyanın ekseni kaydı Behzat, 12 cm yerinden oynadı sen bana 1 cm bile yaklaşmadın! Saplantılısın…
Savcı Esra: Niye geldin? Behzat: Sen niye ağladın? Savcı Esra: Geçti gitti boş ver.. Behzat: Çık çık çık… Geçmedi gitmedi, sen niye ağladın? Savcı Esra: Behzat sen akıllı bir adamsın ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba. Behzat: Hee. Savcı Esra: Ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. Bu işin sonu yok! Belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli…
Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku – Son sahne
+Diyelim ki gitmedim.Seninle birlikte olmaya devam ettik.Ne değişecekti? Ne yapacaktık? +Başka? +Sonra? +Sonra? Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun. Ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyarete giderdik….